18 Ağustos 2008 Pazartesi

luna


can sıkıntısının getirdiği açlıkla bedenimi nasıl, nereye götüreceğimi bilmeden sırt üstü çırpınırken aynı zamanda sıcaktan kasılıp kavruluyor, zamanla sıvılaşıyor, anı aştıkça buharlaşıp kaybolma ihtimaline karşı bir sempati eşliğinde sıyrılıyordum. sıkıntı yapışkandı ve zorluk çıkarmada üstüne yoktu, sıcaktan farksız. yazmak istedim, yazacaklarımdan kaçıyordum, ve yapışkanlık kaçmasını güçleştiriyordu yanında sürüklediği fiziksel acıyla birlikte. bir kedim olsa adını dolunay koyardım, kısaca dolun ya da kendi içinde anlamlı olan, dolu belki de luna diye seslenebilirdim mesela, neden olmasın. penceremde bir gölge belirdi, gözlerimde bir çift karanlık perde.

dolunay seyrantepeden aşağı yuvarlanırken biliyordu ki kontrolsüz güç güç değildi, bir an zihnine o farketmeden doluşan çöplüklerden kurtulma arzusuyla daha da hızlandı. artık hiç olmazsa ne istediğini biliyordu, yönünü belirlemişti, kontrolü ele geçirdiği anlamına gelir miydi bu? olduğu yere yapışıp kaldı - tutkal kokusunu da duymuyor değildi hani - . tünele girmişti ama onun bir çıkışı olmadığını bilmeden. soğuktu. buranın seyrantepe olduğu ne malumdu, hem seyrantepe gerçek bir tepe miydi? nerden bilsin.
dolunay ait olduğu yere, eve - gökyüzünde işte hani şu dönüp durduğu mekana - dönmek istemişti sadece. gökyüzüne yakın gibi görünen ama aslında alakası olmayan tepeyi tırmanırken, neden bu işe kalkıştığını bile unutmuş, yön kavramını kaybettikçe dibe vurmuş, savrulmuş; yuvarlanmak hoşuna gittikçe kaybolmak istemiş, istemenin bir istek olduğunun farkına vardığı gibi duraksamasıyla o an için her şeyden vazgeçerek durumunu kanıksayıp sevinç çığlıkları eşliğinde dönüp durmaya devam etmişti. böyle yaptıkça kendini evinde gibi hissetmiyor değildi hani. bu onu ısıtmıştı. yüzünde beliren yılışık gülümseme eşliğinde ısındıkça sıvılaştı, kendini aştıkça buharlaştı ve buharlaştıkça hafifleyerek yükseldi. eve yaklaşmıştı.

ışık yardımıyla gözlerinin üzerinden sıyrılan bir çift perde dolunayı gündüzle yüzleştirdi. aynanın karşısında saçlarıyla oynarken duvarda babasının asla sahip olmadığı, ama ismine çok önceden sahip olan hayvanın, kendi ellerinden çıkma basit figürüyle karşılaşınca içini tuhaf bir his bürüdü. artık cat power dinlemeyecekti. cheshire kedisi kayboldu.

Hiç yorum yok: